Yönetmen : Thomas Vinterberg Senarist : Tobias Lindholm, Thomas Vinterberg Oyuncular : Mads Mikkelsen, Annika Wedderkopp, Troels Thorsen Film, herkesin birbirini çocukluğundan beri tanıdığı sevimli bir Danimarka kasabasında geçiyor. Anaokulu öğretmeni Lucas, arkadaşları ve öğrencileri tarafından çok sevilen, kibar, iyi niyetli, eğlenceli bir adam. Çocuklarla oynuyor, mahremiyetlerine dikkat ediyor, onları dinliyor ve seviyor. Öğrencilerinden Klara, aynı […]
Sanki o son mavi rafını yazamadan şarap olacak dünya .En az yedi dilde özür dilemeyi öğretmelerimle güneş ve ay sevdasınaKuşları, maviyi,hazanı ve geceyi kaç dilde sevdiğimi bilmiyorum.Göğün heyelanı gibi sırtımı saran saçlarımı,Beni terk eden saçlarımı bile affediyorum artık.Senin kalbinden gelen kokuların biriktiği kavanoz devriliyor;Pencereye en yakın koltuğa oturmuşken yüzüm ağrısıGözlerimde ellerinin atlasıÜstelik gecenin tam 02:59 […]
ne yaptığımı ve ne söylemek istediğimiaşağı yukarı biliyorum bu yüzden genişlettim zarfı madem yabancı olandan korkma ve bu korkunun üstesinden gelmeye davet varbu matem, atik olacakbir şekilde hitap ettiğim kimselercinsiyet rolleri, dinamikler, özgürlük ve kölelik, savaş ve barış olacakdiyafram açıklığında seçilmiş atalar varmışyakınlıklar varmışdürtüler varmışgelecek kısmen geçmiş tarafından şekillendirilmişama onun tarafından belirlenmemiş ikinci resmi tekil siz bize ne yaptığınızı biliyor musunuz? […]
Önce “Satılık” yazan kirli bez afiş kalktı. Sonra perdesiz pencereler; evi dolduran insanlara, iş paylaşımlarına, yenen yemeklere, kahkahalara, yorgunluklara sahne oldu. İzleyenler arasında ben de vardım. Göstermelik birkaç parça yeşilin etrafına kurulmuş beton yığının tam ortasındaydım. Sabah ve akşam güneşinden uzak, yirmi metre ilerimde duran diğer binanın canlı yüzüne bakan küçük evimde dolanıp duruyordum. Buzdolabı […]
un mois ça fait un moisque je t’entends partir un mois que ton ombre s’agranditdans la caged’escalier que tu prends tes affairesque tu prends la porteque tu tournes au coin de la rue et que je te perds comme on lance un avion de papier au fondde la nuit un mois que t’as sacré le campen oubliant ici ton […]
Muhbet Hanım başına bunların geleceğini bilemezdi. Rüyasında görse, hayır olsun, deyip uyanıverirdi. Başucundaki su bardağının üzerindeki kolalanmış danteli telaşla çeker, alırdı. İçten içe, hep bu korkulu rüyalar için o bardağı orada tuttuğunu bilirdi. Her gece bir bardak su koyardı başucuna, sabahları onu gördüğünde içine bir nebze su serpilirdi sanki. Çünkü içilmemiş bir bardak su onun […]
Kimse Hayattan Sağ Kurtulamaz: Sarah Kane
Her toprağın neyi taşıyacağını ve neyi reddeceğini düşünün.[Publius Vergilius Maro, M.Ö. 70 – M.Ö. 19] Bütün yüce dinlerin söylemidir bu: Dünya bir sınavdır ve insan mükâfatını ölümden sonra alır. Oysa yerküre üzerinde yaşamış veya yaşayacak hiç kimse bu sınava girerken herhangi bir tercihte bulunmamıştır ve bulunamayacaktır. Belki de Dünya, insanoğlu için bir çeşit cezadır, kim bilir. Her […]
Kalecik’in yakasında çağlayan Kızılırmak Yedi Gözlü Köprü’ye çarpa çarpa, kara üzüm bağlarının ortasından akıp gitmekteydi. Tepenin ağzından dökülen güneş, ırmağa dokunup bağlara düşünce Kalecik’in kara üzümü sulu, yeşil dalların kucağına doğuverirdi. Asma yapraklarının çehresinde beliren üzüm taneleri ekşiden tatlıya düğümler atar, bağ bozumunu çağırırdı. Pişmiş lüleci çamurunu kırıp yeryüzüne çıkan çocuklar ilk kez katılacakları bağ bozumunun heyecanını üzüm taneleri gibi […]
Seyidxan Sevinç ve Bîr albümü üzerine: Tiklerim topluma karşı tavrıma dönüşüyor
Seyidxan Sevinç ile 2020 yılında çıkmış Bîr (Bellek/Kuyu) albümü üzerine konuştuk ve siz değerli okurlarımız için soru ve cevapları bir araya getirdik. Sultan GÜLSÜN: Ezgilerinize kültürel ve çağdaş dokunuşların yansıdığını görüyoruz. Seslendirdiğiniz ezgileri aynı zamanda enstrümantal olarak destekliyorsunuz. Çok çeşitli müzik aletlerini duyabiliyoruz bu sayede. Müziğe nasıl başladığınızı öğrenmek isteyen eminim ki birçok dinleyeniniz vardır. Bu […]
Kabuğun Altındaki Anlatıcı: Aslı Erdoğan
Aslı Erdoğan, günümüzün sınır mefhumu olmayan yazarı. Kendi bedeninden çıktığı yolcuklarda kıta atlatan, acı zerk eden, halı altına itilen kişisel ve toplumsal çelişkileri ortaya döken bir anlatıcı. İlk kitabı Kabuk Adam, yaşanamayan bir aşk anlatısının ötesinde bir kadının erkin egemen olduğu toplum tarafından tanımlanmış kimliğinin aslını bulma, özgürleşme mücadelesinin anlatısı niteliğindedir. “Yaşadığımız anları dondurup cümlelere dökme çabası, […]
Önceki Sayfa Sonraki Sayfa