BibliyoMag sitesinde yayınlanan eserler için eser sahipleri ticari ve hukuki hak iddia edemez. Eser sahiplerinin ve BibliyoMag’in bilgisi dışında alıntı yapılamaz ve kullanılamaz.
Eserlerin kullanım ve yayın hakları saklıdır.
© BibliyoMag 2020
Bugüne kadar birçok dergide ve platformda öyküleri yayınlanan, sevgili Doğuş Benli’nin ilk öykü kitabı Mutluluğumuza, geçtiğimiz günlerde Notoskitap aracılığı ile bizlerle buluşmuştu. Biz de bu güzel söyleşi vesilesi ile ilk kitabın heyecanını sizlerle paylaşmak istedik. Hatice Tosun: Dört yanımız hikâyelerle çevrili. Hayatımız boyunca onlarcasına şahit oluyoruz. Ve öykülerimizi de elimizde kalanlarla kurguluyoruz. Mutluluğumuza bu açıdan okuru doyuran bir kitap. Öykülerinin hayatımızın içinden […]
Salıncağıma takılan kanca eskiden kalma kabukları soyuyor derimden.Ucunun kenarları yanık bir yamaca düşmüş bedenimi izliyorum artık.Rüzgâr kuzeyden kanıyorYıldız batıdan titretiyor kemikleri.Sen güvercinlerini yolluyorsun evimin çatısınaBen güzden kalma gözlerimleYuvarlıyorum kendimi senden, zemin katın rutubetli duvarına.Omuzlarımda antika karanlık ağırlığımdan umarsızca esrik.Son duruşlaSon savruluşla,Henüz yazmadığın cümlelerdekiBağlaç fısıltısı lâl alevin.Saçlarında kömür tozuGövdemde lastik izi,Aynı yastığa koyduğumuzÜç kirpikli şiirlerElmacık kemiklerin […]
“Şimdiki zamanda hep bir şeyler eksik kalıyor. Yaşantılar, duygular eksiksiz olmuşsa geçmişte olmuştur gelecekte eksiksiz olsun diye hayal kurarız ümit ederiz. Şimdiki zaman eksikliğin zamanıdır.” Tarihi Kırıntılar Sf. 142 Bir Mayıs öğleden sonrası Ankara’ da ve tüm şehirlerde eksik olanı ararken, romanın ana karakteri Can’ın, belki de anlatıcının, zihninden geçenleri böyle okuyoruz Tarihi Kırıntılar’ da. Romanın, yazarın külliyatı içerisinde kendisi […]
gazeteler üzerinde domates peynir çiğnerkenkazanılmamış bu alanın huzurunda engelleyemediğin şeydir kendini ikiye katlayan şimdi düşmüş yuvalar gibi taşın üzerine yatıyoruzun ufak edileceğimiz yer burası işteceplerindeki yumruğu sıkmak ve açmak gördüğümüz her yoncayı koruyordukanayasaya uymak bunu gerektirirdiçınlayan kürekle büyük bir çukur açacakları yer burası aynı zamandaçok yurtluluk taşıyoruz vealkışların üzerine döküldüğü o taht ağırlaşıyordunerede uyandırılan balta? tornavidası keten bir mendile sarılmış o çok derin gölgede iyilik galip gelmek istemeyebilirkapıyı açmadığın her odaya girmek için kelimelerin yapabileceği şeylerdenkıvrandırmakterletmekbağlarını gevşetmek aşağı bakmamak kuşların güvencesiyle lehimlendi yapabileceğimizin […]
Katran bir ses düştü. Yüzün eskimesi o zaman anlaşıldı. İşte her şey. Kara bir hevese dönüşüyor. Yavaşça. Derin bir nefes alıyor Hasan. Öyle anlatıyor anlatacağını. Kafalar, hayatlar kadar iyi değil nedense. Üstlerinde gergin bir sessizlik. İçeride boğuk bir şey göneniyor. Koyu bir bulut. Dolanıyor işte. Söze Hasan başlıyor. “Ne garipti o gün,” diyerek. Anlamsız bir giriş cümlesi olduğunun farkında herkes. İç içe geçen şeyler […]
Karanlığı güneşe kavuşturma çabasına girişmiş bir saatte, dermanını yitirmek üzere olan yelkovanın tıkırtısı ile bölerdiuykusunu Miskin. Uyku sığınmaktı onun için, uyanmak ise yakalanmak. Gideni geri getirmeyecek yollara bakan pencerede şehrin sesi kesildiği vakitlerde, eşyalar başlardı konuşmaya. Yalnızlık bırakmazdı yakasını; rüyalar, sanrılar hep aynı. Boynunu çoktan bükmüştü kadere. Elinden gelmeyenlerin ardında kayboldukça, kendi sonunu başlangıçtakabullenip tekerrür taşları örülürken etrafına, bu dipsiz […]
Kaldırımı adımlarken aklımdan evim geçiyordu. Sıcacık yatağım ve fokurdayan çaydanlığım gözümün önünden ayrılmıyordu. Çıkmadan önce eve dolan güneş ışığına güvenmiş, hava durumunu kontrol etmeden kendimi dışarı atmıştım. Ne büyük hata! Daha caddeye yeni varmıştım ki bulutlar gökte yer edinmeye başlamıştı. Biriken bulutlar birkaç dakika içinde devasa bir çarşafa dönüşerek güneşin önünü kapatmışlar, caddeyi gri ve cansız bırakmışlardı.Gittikçe sertleşen rüzgâr kemiklerime işlemekle kalmıyor,hareketlerimi de kısıtlıyordu. Eve dönmek için durağa yürüyordum. Rüzgâr zaman zaman […]
gaziler köşkünden bildiriyor ekranlarda rütbe kaç kişi derdest edildi ovada yaylalara rapor geçin canım şimdi sırası mı dönüşümsel kent uzun uzadıya düşünenler için ordumuz iştimada işsiz kalmak için çalışıyorum lütfen uğultu uğultu uğultuçın çın çın atmosfer hazır ve de eş zamanlı nazır hadi konuşalım seninle fidanlarını satan peyzajı zorunlu olarak yer aldığın satırları sırtına yaslanan ergen sırları falan filanı seviyor – resimli kalp- piçleri sanma […]
Yeni yılın ilk günleriydi. Eşref bey, ilk günden gelecek yılın planını yapmaya başlamıştı. Sabah uyanıp ajandasının belirli sayfalarına dokunduğunda ya da yapacağı işlerin bir kısmı kesinleştiğinde, o tarihe kadar olan tüm zamanların çoktan geçtiğini varsayıyordu. Sanki sayfaları saniyeler içinde atlarken, geleceğe doğru zihnini bulunduğu andan olabildiğince uzaklaştırıyordu. Anda kalmaya dair korkuları vardı. Bunlarla yüzleşmek her […]
bir ölünün duvağı ben sabahı görüp aralarken gözlerimin yalnız hareketiyle hatırladım elime bulaşan telaşı suyla ovarken dünya çok yeni bir gecikme o yıkılgan gövdesinde bir ölünün bir mezara bakmaktan artmış dalgınlık gibiyim baba seni ne zaman düşünsem annemin kapıyı sana açmasına benziyorum iş çıkışlarına, tütünlü yakana, öksürdüğün salonlara varıyorum sonrası bomonti, cips, tuzlu fıstık ve […]