BibliyoMag sitesinde yayınlanan eserler için eser sahipleri ticari ve hukuki hak iddia edemez. Eser sahiplerinin ve BibliyoMag’in bilgisi dışında alıntı yapılamaz ve kullanılamaz.
Eserlerin kullanım ve yayın hakları saklıdır.
© BibliyoMag 2020
Ya yaşasaydı ölümDeniz kabuğunun altında Kendini unutturan taşlar gibiSaydam, kaygan, keşifsizİstemedikçe bulunamayanIşık hızında bir yanılgıÇözülürken çözenSimbiyotik bir ilişkiKavramlara takılmaSekteye uğratmaz, beynin kadar diliniKalu Bela’dan beri beklediğin ağacın altındanGeçecektir mutlakaKanını emeceğin bir hayvanSabır hangi zırhı delmemiş kiSen ki gözünü kırpmadan beklersinKumların arasından sözlerinin belirmesini Kum kaç taneydi, tane taneydi gezegenEşitlenirdi kumlar ile evrenYıldızı tek tek sayabilirsenSon kum tanesi […]
Yol yıl-dırım, yıldız düş-tü.Faili meçhul sislerin içinden yürüyen ağaçlar,Ayaklarda merdiven lekesi,Bir posta kutusunun ağzına bırakılmış kağıt iliği.Sesinde kar yutmuşluk var 03:00 treninin.Parmaklardaki pasın merhametinden çürüdü yüzlerve yüzlerce tragedyanın ağzı kulaklara yapıştı.Kulağı kesik bir operanın kucağındanÇiğ fanus içinde tek bir nota yankılandı:HûHû eyHû ey ay!Ey ay zaman perdeleri!Kapanın ve açılmayın!Mermeray üstünde yatan ölümün cereyan operasını dinleyin!«Ölüm […]
Salıncağıma takılan kanca eskiden kalma kabukları soyuyor derimden.Ucunun kenarları yanık bir yamaca düşmüş bedenimi izliyorum artık.Rüzgâr kuzeyden kanıyorYıldız batıdan titretiyor kemikleri.Sen güvercinlerini yolluyorsun evimin çatısınaBen güzden kalma gözlerimleYuvarlıyorum kendimi senden, zemin katın rutubetli duvarına.Omuzlarımda antika karanlık ağırlığımdan umarsızca esrik.Son duruşlaSon savruluşla,Henüz yazmadığın cümlelerdekiBağlaç fısıltısı lâl alevin.Saçlarında kömür tozuGövdemde lastik izi,Aynı yastığa koyduğumuzÜç kirpikli şiirlerElmacık kemiklerin […]
gazeteler üzerinde domates peynir çiğnerkenkazanılmamış bu alanın huzurunda engelleyemediğin şeydir kendini ikiye katlayan şimdi düşmüş yuvalar gibi taşın üzerine yatıyoruzun ufak edileceğimiz yer burası işteceplerindeki yumruğu sıkmak ve açmak gördüğümüz her yoncayı koruyordukanayasaya uymak bunu gerektirirdiçınlayan kürekle büyük bir çukur açacakları yer burası aynı zamandaçok yurtluluk taşıyoruz vealkışların üzerine döküldüğü o taht ağırlaşıyordunerede uyandırılan balta? tornavidası keten bir mendile sarılmış o çok derin gölgede iyilik galip gelmek istemeyebilirkapıyı açmadığın her odaya girmek için kelimelerin yapabileceği şeylerdenkıvrandırmakterletmekbağlarını gevşetmek aşağı bakmamak kuşların güvencesiyle lehimlendi yapabileceğimizin […]
gaziler köşkünden bildiriyor ekranlarda rütbe kaç kişi derdest edildi ovada yaylalara rapor geçin canım şimdi sırası mı dönüşümsel kent uzun uzadıya düşünenler için ordumuz iştimada işsiz kalmak için çalışıyorum lütfen uğultu uğultu uğultuçın çın çın atmosfer hazır ve de eş zamanlı nazır hadi konuşalım seninle fidanlarını satan peyzajı zorunlu olarak yer aldığın satırları sırtına yaslanan ergen sırları falan filanı seviyor – resimli kalp- piçleri sanma […]
bir ölünün duvağı ben sabahı görüp aralarken gözlerimin yalnız hareketiyle hatırladım elime bulaşan telaşı suyla ovarken dünya çok yeni bir gecikme o yıkılgan gövdesinde bir ölünün bir mezara bakmaktan artmış dalgınlık gibiyim baba seni ne zaman düşünsem annemin kapıyı sana açmasına benziyorum iş çıkışlarına, tütünlü yakana, öksürdüğün salonlara varıyorum sonrası bomonti, cips, tuzlu fıstık ve […]
Temeli bir şeyin ne kadar olası olduğu üzerine değil ne kadar olası olmadığı üzerine kurulu denklem Benim üç bin kez doğduğum evrende Seninle karşılaşma ihtimalimi hesaplayan aracı seneler evvel ben beşiğimde bu yaşımı beklerken icat etmişler Annemin beni emziremediği göğüs kafesinde anahtarı her sabah babamın cebinde unutma ihtimalini öldürecek devinimsel nitelikteki şey. Kuşların konduğu yer […]
I düştüm ve anam böğrümü oyduoydu ve babam bir taş koydukendimle büyüttüm dedim bak koca kaya oldun her kendini doğuruş ısıttı balyozuufala ve kaldır anadan atadan kalma bu yozu ayini anla ve özümse şeytan bellediği kayaya taş atan müminin aksinesarıl balyozunaöfkeni kayaya değil onu yaratana savur ben bu kayayı sökmek için ısıyı kanımdan aldım ufaladığım taşın tozunu rahmimeoyuğunaysa kendimi […]
elimde süpürgeyle münakaşalar bulupyığınına atmalar istemekteyim bir süre kimse kendini uyanmış hissetmediama bilinçsiz de ölmedibu kelimenin ölçeğini görüyorumtaşlaşmış mesafede uyusa dakeskin bir gürültüyle kafa kafaya vermişçığlığımız uyandırırdı kuyuyu kemirmedenayaklarımı bir dağda kaynatıpbahsettiğim ağacıima ettiğim nehiri doğa bilerekyüksek sesle duyuruyorum:-kas ve liften oyulmuş bu cankilden gelişmektedir alnımdan geriye boynumu tanıyorumve durduruyorum çürümeyigeciktiriyorum adımlarımı ağaç yapılmak istemekteyim ter mayalarındansu değildim […]
I. Derin uykuya daldık – uyanmak aralığı olmayan bir zaman aralığı. Henüz karanlığı sindiremeden; henüz derilerin kapatamadığı yaraları yeterince yalayamadan; henüz ayağımıza yapışan kiri bir ahtapota yapıştırmadan; henüz kentin sokaklarda yürümekte olan tozlarını bir kavanoza hapsetmeden; henüz gündüzlere erişemeden geceyi yaşamaya karar verdik. Uzun soluklu şarkılar söyledik ardından gittikçe sıcaklaşan gezegenin üstünde ham bir şiiri […]
Önceki Sayfa Sonraki Sayfa